- tabure
- tabùrē (taburȇ) m <G taburèa>DEFINICIJAniska klupica ili stolica bez naslona, cilindričnog oblika nalik bubnju (dio salonskog pokućstva)ETIMOLOGIJAfr. tabouret
Hrvatski jezični portal. 2014.
Hrvatski jezični portal. 2014.
tabùrē — (taburê) m 〈G taburèa〉 niska klupica ili stolica bez naslona, cilindričnog oblika nalik bubnju (dio salonskog pokućstva) ✧ {{001f}}fr … Veliki rječnik hrvatskoga jezika
tabure — is., Fr. tabouret Sırt ve kol dayayacak yeri olmayan iskemle Kapkara kesilmiş meşe ağacından masalar, tabureler, yer iskemleleri dolu idi. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
taburetė — taburètė sf. (2) DŽ, NdŽ, TŽŽ, KlK44,43 kėdė be atlošo: Taburetės sudarytos iš sėdynės, kojų, pakojų ir rėmų rš. Atsisėdau ant šiaudais išpintos taburetės rš … Dictionary of the Lithuanian Language
Taburete — De esta serie de asientos, el primero por la izquierda es un taburete. Un taburete es un asiento sin brazos ni respaldo, para una persona. También llamado banqueta o piso. El más humilde de los asientos que se conocen, el más incómodo y… … Wikipedia Español
tabără — TÁBĂRĂ, tabere, s.f. 1. Loc (întărit) unde staţionează trupele un timp mai îndelungat în vederea efectuării de exerciţii practice pe teren cu efective de mari unităţi; tabie (2). ♦ Popas; etapă. 2. Aşezare vremelnică în corturi. ♦ Aşezare (în aer … Dicționar Român
oturacak — is., ğı Sandalye, tabure, kanepe gibi üstüne oturulan şey … Çağatay Osmanlı Sözlük
sekmen — is. 1) Tabure 2) Basamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tünemek — nsz 1) Kuşlar, kanatlı evcil hayvanlar, uyumak için bir dala veya sırığa konmak Bir sene evvel kargaların tünediği çınara, şimdi bir bülbül konmuş ötüyordu. Ö. Seyfettin 2) Tabure, yüksekçe iskemle vb. üzerine oturmak Athena, gidip taburelerden… … Çağatay Osmanlı Sözlük