taze

taze
táze prid. <indekl.>
DEFINICIJA
reg.
1. koji je svjež, pečen, vruć [taze kruh; taze pogača; taze pečenje; taze burek]
2. koji je vrlo mlad (a)
ETIMOLOGIJA
tur.perz. tāze

Hrvatski jezični portal. 2014.

Игры ⚽ Нужно решить контрольную?

Look at other dictionaries:

  • taze — taze·well; …   English syllables

  • taze — sf., Far. tāze 1) Bozulmamış, bayatlamamış olan Beyaz peyniri, ekmeğin taze kabuğuna sarıp ağzıma sokuyorum. Y. Z. Ortaç 2) Dinç, yıpranmamış, yorulmamış Yüzü taze, taravetli ve güzeldi. M. Ş. Esendal 3) Kuru olmayan, körpe, kuru karşıtı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Taze — Charles Taze Russell Charles Taze Russell (* 16. Februar 1852 in Allegheny, Pennsylvania; † 31. Oktober 1916 in Pampa, Texas) war Mit Gründer der Internationalen Bibelforscherbewegung, aus der bald nach seinem Tod 1918 die Ernsten Bibelforscher,… …   Deutsch Wikipedia

  • tâze — (F.) [ ﻩزﺎﺕ ] 1. körpe, taze. 2. genç. 3. yeni …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • taze fasulye — is., bit. b. 1) Fasulye bitkisinin taze ve turfanda olanı 2) Bu sebzeden yapılan yemeğin adı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • taze ot görmüş eşek gibi — iştahlanmış bir biçimde Çamur, taze ot görmüş eşek gibi pis pis sırıtmış bunun üzerine. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • TAZE — f. Yeni kesilmiş, bayatlamamış, taravetli, buruşmamış. * Yeni duyulan, henüz ortaya çıkan. * Kuru olmayan, yeşil. * Genç, körpe …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • taze para — is., ekon. İş gücünü güçlendirmek amacıyla farklı kaynaklardan sağlanan para …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • taze soğan — is. Zambakgillerden, salata ve yemeklere tat vermek için kök yumrusu ve yeşil yaprakları kullanılan, acımsı, keskin kokulu sebze …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Charles Taze Russell — Russell in 1911. Born 16 February 1852(1852 02 16) …   Wikipedia

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”