- hesap
- hèsāp m <G hesápa>DEFINICIJAreg. račun; broj, procjenaONOMASTIKApr.: Esápović (Bjelovar)ETIMOLOGIJAtur. ← arap. ḥisāb
Hrvatski jezični portal. 2014.
Hrvatski jezični portal. 2014.
hesap — is., bı, Ar. ḥisāb 1) Aritmetik 2) Matematiksel işlem 3) Alacaklı veya borçlu olma durumu Al eline kalemi, şu benim hesapları görüver. S. F. Abasıyanık 4) Ödenecek ücretin dökümünü ve tutarını gösteren kâğıt, hesap pusulası, adisyon 5) Oranlama,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hesap kitap — zf. Hesap sonunda, düşünüp taşındıktan sonra Hesap kitap, baktım ki elimde bir şey kalmıyor. Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
hesap işi — is. Bir tür el işlemesi Onun namaz bezlerindeki mahareti yalnız hesap işlerinden ibaret değildi. H. Z. Uşaklıgil … Çağatay Osmanlı Sözlük
hesap özeti — is., tic. Hesap sahiplerinin hesabına yatan ve söz konusu hesaptan çekilen miktarların dökümünü gösteren cetvel, ekstre … Çağatay Osmanlı Sözlük
hesap pusulası — is. Hesap … Çağatay Osmanlı Sözlük
hesap kitap yapmak (veya etmek) — ayrıntılarıyla hesap edip düşünmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
hesap görmek — alacakla vereceği karşılaştırıp ödeşmek Oraya çıkınca hamallara onar kuruştan hesap göreceksin. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
hesap vermek (veya hesabını vermek) — 1) bir işin sorumluluğunu yüklenmek Hesap verin bakalım, nerelerde sürtüyordunuz bu saatlere kadar? R. N. Güntekin 2) herhangi bir davranışın sebebini açıklamak, anlatmak Evvela, sana birkaç haftadır mektup yazamayışımın hesabını vereyim. R. N.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hesap belgesi — is. 1) Bankalarda çekilen veya yatırılan para karşılığında verilen belge, dekont 2) Alınmış veya ödenmiş olan tutarın dökümü, dekont … Çağatay Osmanlı Sözlük
hesap cetveli — is., mat. Sayılar arasında birçok işlemin sonucunu kolayca bulmaya yarayan, iç içe yerleştirilmiş ve biri diğerinin üzerinde kayan iki parçadan oluşan cetvel … Çağatay Osmanlı Sözlük