- soluk
- sòluk m <N mn -uci>DEFINICIJAreg. ekspr. dah, dašakETIMOLOGIJAtur.
Hrvatski jezični portal. 2014.
Hrvatski jezični portal. 2014.
Soluk — Soluk, Sortenbezeichnung im Anbau von Orienttabak außerhalb der Türkei … Universal-Lexikon
soluk — 1. is., ğu 1) Akciğerlere çekilen, akciğerlerden atılan hava, nefes Kalp gitgide hafiflemekteydi ve soluklarda hafif bir hışıltı başlamıştı. R. N. Güntekin 2) Ciğerlere hava alıp verme 3) mec. Tarz Gençler dergimize yeni bir soluk getirdiler.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
soluk soluğa — zf. Koşmaktan güçlükle soluk alarak, sık sık soluyarak, yorgun, bitkin veya telaşla, nefes nefese Soluk soluğa gelmişti; mühim bir haber getirmişti, belli. E. E. Talu … Çağatay Osmanlı Sözlük
soluk almak — 1) havayı ciğerlere çekmek, nefes almak Soluk aldığı bile hissedilmiyor. R. N. Güntekin 2) dinlenmek Hem biraz soluk alırım hem de adamcağızın gönlünü almış olurum. S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük
soluk almadan — zf. 1) Heyecanla Kendisini soluk almadan dinleyen sınıfın karşısında, talebesinden birini ayağa kaldırmış, konuşuyordu. Y. Z. Ortaç 2) Durmaksızın, sürekli … Çağatay Osmanlı Sözlük
soluk benizlilik — is., ği Soluk benizli olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
soluk darlığı — is. Soluk alamaz duruma gelme, nefes darlığı … Çağatay Osmanlı Sözlük
soluk soluğa kalmak — nefes alamayacak duruma gelmek, çok yorulmak Çıkrıkçılar yokuşunu bir sincap çevikliğiyle tırmanır ve yokuşun üst başında soluk soluğa kalırdı. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
şölük — (Kürdəmir) pinti, səliqəsiz … Azərbaycan dilinin dialektoloji lüğəti
soluk — balon … Beypazari ağzindan sözcükler