domuz — is., hay. b. 1) Çift parmaklılardan, eti ve yağı için beslenen evcil hayvan (Susacrofa domestica) 2) hlk. Hain, aksi, ters, inatçı kimse Domuzun malı için can tüketmeye mi geldik dünyaya? R. H. Karay Birleşik Sözler domuz arabası domuzayağı domuz … Çağatay Osmanlı Sözlük
domuz gibi — tkz. 1) kötü huylu ve hain 2) adamakıllı, iyice Domuz gibi bilir ama söylemez! … Çağatay Osmanlı Sözlük
domuz gibi tıkınmak (veya yemek) — oburcasına çok yemek Şişmanlıyorum, neden yine bir domuz gibi tıkındım? A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
domuz arabası — is. Ağır yükleri yakın yerlere taşımak için kullanılan, ufak tekerlekli, üstü düz, alçak araba … Çağatay Osmanlı Sözlük
domuz ayrık otu — is., bit. b. Buğdaygillerden, tarıma zararlı bir bitki (Cynodon dactylon) … Çağatay Osmanlı Sözlük
domuz bağı — is. Bükülmüş dizler arasına başın sokulması, el ve ayakların boyunla birlikte bağlanıp kımıldanamayacak duruma getirilmesi yoluyla yapılan işkence biçimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
domuz balığı — is., hay. b. Yunusgillerden bir memeli türü (Phocaena communis) … Çağatay Osmanlı Sözlük
domuz damı — is. Maden kuyularında, çökme tehlikesi olan yerlerde her yanı direklerle örülen boşluk … Çağatay Osmanlı Sözlük
domuz derisi — is. Çanta ve ayakkabı yapımında kullanılan bir tür sağlam deri … Çağatay Osmanlı Sözlük
domuz dikeni — is., bit. b. Yaprakları sapsız ve dikenli, çiçekleri etli, otsu bir bitki … Çağatay Osmanlı Sözlük